masum bir rüyadan musa'ya mektub
s abah ın bir vaktinden kalma koca sessizliği, ilk kuşlar sonra süpürge sesleri ve ardından çocukların cıvıltısıyla araba sesleri doldurmaya başlar. hani diyorum ya “açmıyorum müziğin sesini”, kendimi şarkının veya bir şiirin ortasında bulunca. dışarısı acayib bir kaos gibi gözükse de aslında ruhumu dindiriyor ve bunu hiç anlamak istemiyoruz musa. z arifo ğlu bir lokma gölgelik arıyorken köyünde, salkım salkım söğütlerin arasında anlıyordu kendi vahşiliğini. belki de saatlerce uzanıyor, dinliyor, dalıyor, şaşa kalıyordu. evet şaşa kalıyordu musa. belki de gözüne bir da ğ takılıyordu arada bir: “tanrım bu dağları da sen yarattın/ bana kattın/ bir bir okşadım/ sema yapan kırları.” musa, d erdime baharın hanımeli, limon ağacı, yarpuz ve ishak otu koku ların dan ; meşe yapraklarıyla, puya ağaçlarının bakışıyla, bir köyün ıssız çeşmesiyle başlaya cağım . m odern kültürün ayağımıza döşemiş olduğu aşağılık asfalt belasından...