Komünizmden dönemeyen şayir: İsmet Özel
Komünizmden dönme; ama “hâlâ dönememiş” bir şair(İsmet Özel) İslâm’da ideaların olmadığını söyleyerek yeni sistem teklifi getiremediği gibi, yeni bir sistem teklifinin de önünü tıkamak derdinde. Basit ve günübirlik, gündemi kovalayan yazılarla “Ben size demiştim”i oynuyor. “Peki, bu durumda ne yapmamız gerek?” sözüne karşılık da söyleyebilecek bir şey bulamıyor. Hatta kitaplarında yeni bir çözüm teklifi olmadığını itiraf da ediyor. Aforizma kasarak 50 kitaplık yazı yazmış neye yarar. Bu adamı takip eden gençlerin hepsi fikre karşı, fikretmeden bir yerden bir yere gideceklerini bile idrak edememişler. Öyle ki “Haşa, Müslüman’ın kurtuluşu için ideal bir yönetim şeklini zaruri görme noktasına gelmek insanı sünnetten uzaklaştırır” diyebilecek kadar sığ bir kafaya varmışlar. Bahsi geçen yazar “Demokrasi şirk yönetimidir” diyerek milleti uyarıyor; ama yerine İslâm’a muhatap bir anlayış sunmaktan epeyce uzak, bu uzaklık bir tarafa şairlik, mütefekkirlik taslayarak ortaya konulan orijinal önermelerin de önüne geçiyor.
Çevremizde bu tiplerin ve bu tiplerin peşinde gidenlerin ziyadesiyle mevcudiyetinden mustaribiz. Bu tiplerin cemiyetimizi düşürdüğü durumun tek cümlelik tasviri de “düşünmek yerine düşünme taklidi yapan topluluk” oluveriyor. Bir de bu taklitçiler çıkıp İslâm’da düşüncenin olup olmadığını sormaya başlıyor. Fikrin önünü kapatan bu adam bir de çıkıp pişkin pişkin “Biz bir şeyleri anlamamaya yemin etmiş gibi yaşıyoruz” diyen bu adam aynı zamanda bir şeyleri de görmemeye yemin etmiş olmalı...
Üstad’dan çaldığıyla Türklük davasından bahsediyor, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'ndan çaldığıyla kitaplarına ve dergisine malzeme çıkarıyor. “Türkiye’de artık İslâmî bir ihtimalden bahsetmek imkânsız hâle geldi” diyebilecek kadar sarhoş, “susmanın suça iştirak olduğunu bilecek kadar aklım başımda” derken bile sustuğunun farkında olmayacak kadar aklı başından gitmiş. “Toparlanın” deyip hiçbir şey söyleyemeyen bu tipler, zamanında Büyük Doğu ve Üstad düşmanlığı içerisinde, hasetle gençlere fikrin olmadığını söylüyor, “sünneti yaşarsak her şey düzelir” tekerlemesiyle “dervişçilik” oynayan “sümüklü Müslüman (!)” tipini telkin ediyor. Ve bu Müslüman tipi “Çağının nabzını yakalamak”tan beri duruyor.
Mütefekkir
Salih Mirzabeyoğlu “Fikirde şahsiyeti olmayanın, üslûp ve tarzında da şahsiyet
olmaz” diyor. Bu adamların fikirleri yok, dolayısıyla ortada ıztırabı çekilecek
bir fikir olmadığından şahsiyetleri de yok. Terkibe dair yakınlığı bile
olmamasına mukabil malumatfuruşçuluk yaparak ansiklopedik bilgilerle yakın
tarihçilik oynuyor. Kibir deryasında öyle bir yüzüyor ki, gökyüzünde gezdiğini
sanıyor. Aslına bakarsanız adam kendisi gibi üslubunun da şahsiyetsiz oluşuna
idrak etmiş olmalı ki kitabının ismini “Faydasız Yazılar” koymuş. Kitabın
isminde de öyle ironi falan yok; gerçekten de okuyanın zamanını çalmaktan öte
bir vasıf taşımayan faydasız yazılar... Fikirsizliğin vahim neticelerinden
birisi de söylemler ile eylemler arasında bir tenakuzun zuhur etmesidir.
Buyurun; “Zor Zamanda Konuşmak” diyen; ama 28 Şubat’ta kaçacak yer arayan bu
tip bahsettiğimiz tenakuzun mücessem hâli...
Bunları söylemekten maksadımız, kendisini mütefekkir diye pazarlayan bu ve benzeri tiplerin anlamadıkları mânânın mâliki gözükmekten öte bir murad sahibi olmadıklarını göstermek. Böylece rol kapma derdindeki Üstad ve Mirzabeyoğlu düşmanını da göstermiş olalım.
Kâfir bile öldüremeden öleceğim endişesiyle kıvranıyorum diyen İsmet Özel'e soralım: 28 Şubat zamanı memleket kafirden geçilmiyordu ve Müslüman avı başlamıştı. O zamanlar neredeydi beyefendi? Şiir mi yazıyordu.
Peki İsmet Özel 28 Şubat için ne diyor?
"O tarih normal bir takvimde tarihtir. Birileri bazı hoşgörülerden yararlanamaz hale geldiler hepsi bu kadar. 28 Şubat, 28 Şubat'a karşı çıkarak şöhret ve para sahibi olanların öne çıkardığı bir şeydir."
Bu sözler 28 Şubat'tan dolayı çile çekmiş, Müslümanlara ve vatana bir şey olmasın diye mücadele etmiş ve bundan dolayı 20 sene boyunca hapiste yatanlara hakarettir. Terbiyesizliktir.
İsmet Özel, 28 Şubat'ta İbdacıların mücadelesi için "Bir takım radikal İslami gruplar varsa, onlar da siyasi bir alternatif teşkil etmekten ziyade, ileride polisin 'terör örgütü' suçlamasını haklı çıkarabilecek yedek unsurlar olarak devam etmektedir" diyecek kadar bayağı biri.
Cemiyetin kanayan yarasını gösterirken dudağını büzüp “aman aman” yapanlar, cemiyetin kangren olmuş kolunu da koparmaya yanaşmıyorlar; sadece kangren olmuş kola iğreti bakarak “işte biz bunlardan değiliz” diyorlar. Fikir zevkinden mahrum, ruhu olmayan kelimelerle 600 sayfalık kelimeler destesi yazıp “şair” sıfatıyla dolanmayı ise bir meziyet sayıyor.
28 Şubat'ın hiç yaşanmadığını, onun Müslümanların ürettiği bir şey olduğunu söyleyen hasta adam İsmet Özel, şimdi ise Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün 15 Temmuz'da yaptığı darbe kalkışmasının ardından milletimizin gösterdiği destansı mücadele karşısında "bu tiyatrodur" diyor. Ve daha neler. Bunun için de sitesindeki bu http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=1245&KID=2 yazıya bakabilirsiniz.
Not: Yazıyı sildikleri için, yapılan haberi paylaşıyorum:
M.
TAHA İNCİ
ahmakça bir yazı olmuş. bu ne hız bu ne celal biraz otur soluklan...
YanıtlaSil