Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlk rasathaneyi kuran adam: Takiyyüddin Raşid

Resim
İlk Rasathaneyi Kuran Astronomi, Tıp, Matematik ve Hadis Âlimi Takiyyüddin Raşid Astronomi alanında birçok çalışmaya imza atan, ilk rasathaneyi kuran, rasat aletleri geliştiren, Güneş ve Ay’ın doğuş yerlerini hesaplayan, yıldızların boylam, enlem ve doğuşlarını ortaya çıkaran, kuyruklu yıldızı rasat eden ve fıkhî ilimlerde de müderrislik yapan Takiyyüddin Raşid, asırlar öncesinden sadece Doğu’ya değil Avrupa’ya bile astronomi konusunda öncü olmuştur. Hatta o dönemlerde Batı’nın da astronomi âlimi olan Tycho-Brahe, Takiyyüddin Raşid’den yararlanmıştır. Kaynaklar, Takiyyüddin’in Tycho-Brahe’den daha ileride olduğunu da ispatlamıştır. İstanbul Rasathanesi 1576’da faaliyete geçerken, Tycho-Brahe’nin rasathanesi 1584’te açılmıştır. DEVAMI İÇİN TIKLA

Görünmeyen kahraman: Aydoğan Temel

Resim
Her ne kadar oyuncular, izlediğimiz filmlerin ve dizilerin esas kahramanı gibi gözükse de bir de görünmeyen kahramanları var bu büyülü dünyanın. Onların kahkahalarını duyar, hıçkırıklarını işitiriz. Onlar kimi zaman Robert De Niro'dur, kimi zaman da Brad Pitt… Dublaj sanatçılarından bahsediyoruz. Bu mesleğe yıllarını vermiş isimlerden biri de Aydoğan Temel. Onu Sherlock Holmes’da Robert Downey Jr., Testere’de Tobin Bell, Zoraki Kral’da Geoffrey Rush, Prison Break dizisinde Robert Kneppe, Kurtlar Vadisi Pusu’da Raskoln karakterini oynayan Selahattin Bel’in sesi olarak izledik. Aydoğan Temel’le şimdilerde sinema ve televizyon izleyicisinin biraz yabancı olduğu ya da ıskaladığı bir emek, meslek olan dublajı konuştuk.   DEVAMI İÇİN TIKLA

Hoca Üveys Kütüphanesi

Resim
Hoca Üveys Kütüphanesi, iktisattan sosyolojiye, tarihten edebiyata, felsefeden psikolojiye, sözlüklerden ansiklopedilere, romanlardan şiir kitaplarına kadar 18 bin materyalle hizmet veriyor. Kütüphanede Türk edebiyatından, İtalyan, Rus, Amerikan, Alman, İngiliz edebiyatına kadar her türlü romanlar mevcut. Ayrıca kütüphanede felsefe, psikoloji, din ve İslami kaynaklar, sosyal bilimler, sözlükler, genel bilim ve uygulamalı bilimler, sanat, retorik, dünya ve Türk edebiyatı, biyografi, coğrafya ve seyahatnameler, dünya tarihi,Türkiye ve Osmanlı tarihi gibi eserler yer alıyor. DEVAMI İÇİN TIKLAYIN

Tarihi Yarımada'nın kalbi: Eminönü

Resim
Asırlık imarethaneler, kütüphaneler, şifahaneler, pasajlar, hanlar ve hamamlar hâlâ ayaktayken; hengâme, telaşe, neşe ve hüzün Tarihi Yarımada'nın kalbi olan Eminönü sokaklarında kol gezmeye devam ediyor. İstanbul’da ahşap evlerin sıralandığı, Fransa’dan getirilen Renault-Scania otobüslerin, Anadol’ların yollarda gezindiği ve Şirket-i Hayriye vapurlarının dalgaları dövdüğü yıllar geride kaldı. Eminönü değişse de, o tarihi yapısının kimi bölgelerde kendini hissettirdiği aşikâr. Yan yana imarethaneler, kütüphaneler, şifahaneler, pasajlar, hanlar ve hamamlar hala ayaktayken; hengâme, telaşe, neşe ve hüzün ise Eminönü sokaklarında kol gezmeye devam ediyor. Burası, küfelerde dolu dolu baharatların, tezgâhlarda türlü eşyanın, lokumun, kahvenin ve bağrında binlerce vatandaşın dolaştığı yer; yani Eminönü… Bedestenlerle ihya olmuş semt esnafı Eminönü için bedestenler semti desek yanlış sayılmaz. Her bedestenin altında sıra sıra dizilmiş esnaflar mevcut. Bir köşede ihtiyar mahal...

İstanbul'u minyatüre çeviriyor

Resim
1923'ün İstanbul'unu Adalar'da kurmak istiyor Kızkulesi'ni tam 5 senede bitirdiğini söyleyen minyatür sanatçısı Erol Kılıç'ın en büyük hayali ise İstanbul'un 1923 halini Adalar'da kurmak. Rami'de küçük ahşap bir ev. Bu evde yaşayan minyatür sanatçısı Erol Kılıç, deyim yerindeyse İstanbul'u minyatüre çeviriyor. İstanbul'un güzelliklerini 1/25 cm ölçeğinde, aslına sadık kalarak, metal ve taşlarla yeniden yorumlayan Erol Kılıç, minyatürü farklı bir alana taşıyor. Böylece İstanbul'un nadide eserleri sanatçının el işçiliğiyle müzelik hale geliyor. Yapabileceğim işlerin hayalini kurdum 1956 yılında Kırklareli'nin Vize kazasının Düzova köyünde doğan Erol Kılıç, ilkokulu köyde bitirmiş ve ilkokuldan sonra okulu bırakıp İstanbul'a gelmiş. 15 yaşında kesme sıvama kalıpçılık işine başlamış. 1979'da askerden geldikten sonra 22 yaşında kendi kalıp atölyesini kurmuş. Türkiye'de ilk fermuar makineleri, kalıpları ve makine parçal...

Oğuzlardan günümüze tuğra sanatı

Resim
Osmanlı’da padişahlar tuğrayı mühür olarak kullanmış. Geçmişi Oğuzlara uzanıyor. Şimdi ise sanat olarak kullanılıyor. Tuğra sanatçısı İsmet Keten tuğranın nereden geldiğini ve nasıl kullanıldığını anlatıyor. Osmanlı’da padişahlar onu mühür olarak kullanmış. Tarihi ta Oğuzlara uzanıyor… Orta Asya’dan Selçuklulara, Selçuklulardan da Osmanlı’nın son dönemlerine kadar kullanılmış. Onun ismi tuğra… Kaşgarlı Mahmud’unDîvânüLugati’t-Türk eserinde tuğra maddesi Oğuz Kaan’ın eğri bir çizgisi olarak tarif ediliyor. Gönderilen mektup veya yazıların kimden geldiğini belirtmek için bir işarete ihtiyaç duyulmuş ve sultanın eğri bir çizgisi manasına gelen “tuğra” ilk zamanlarda “tuğrak” olarak isimlendirilmiş, daha sonra Osmanlı’dan “tuğra” olarak günümüze gelmiş. Günümüzde de olduğu gibi belediyelerden, başkanlıklardan gelen kâğıtlarda kimden geldiğini belli edecek imzalar var, eskilerde ise bu imza görevini tuğra görmüş. Tuğralar nerelerde kullanılıyor? Tuğra üzerine tuğra sanatçısı İsmet...

Komünizmden dönemeyen şayir: İsmet Özel

Resim
Komünizmden dönme; ama “hâlâ dönememiş” bir şair(İsmet Özel) İslâm’da ideaların olmadığını söyleyerek yeni sistem teklifi getiremediği gibi, yeni bir sistem teklifinin de önünü tıkamak derdinde. Basit ve günübirlik, gündemi kovalayan yazılarla “Ben size demiştim”i oynuyor. “Peki, bu durumda ne yapmamız gerek?” sözüne karşılık da söyleyebilecek bir şey bulamıyor. Hatta kitaplarında yeni bir çözüm teklifi olmadığını itiraf da ediyor. Aforizma kasarak 50 kitaplık yazı yazmış neye yarar. Bu adamı takip eden gençlerin hepsi fikre karşı, fikretmeden bir yerden bir yere gideceklerini bile idrak edememişler. Öyle ki “Haşa, Müslüman’ın kurtuluşu için ideal bir yönetim şeklini zaruri görme noktasına gelmek insanı sünnetten uzaklaştırır” diyebilecek kadar sığ bir kafaya varmışlar. Bahsi geçen yazar “Demokrasi şirk yönetimidir” diyerek milleti uyarıyor; ama yerine İslâm’a muhatap bir anlayış sunmaktan epeyce uzak, bu uzaklık bir tarafa şairlik, mütefekkirlik taslayarak ortaya konulan orijinal öner...