İstanbul'u minyatüre çeviriyor

1923'ün İstanbul'unu Adalar'da kurmak istiyor

Kızkulesi'ni tam 5 senede bitirdiğini söyleyen minyatür sanatçısı Erol Kılıç'ın en büyük hayali ise İstanbul'un 1923 halini Adalar'da kurmak.


Rami'de küçük ahşap bir ev. Bu evde yaşayan minyatür sanatçısı Erol Kılıç, deyim yerindeyse İstanbul'u minyatüre çeviriyor. İstanbul'un güzelliklerini 1/25 cm ölçeğinde, aslına sadık kalarak, metal ve taşlarla yeniden yorumlayan Erol Kılıç, minyatürü farklı bir alana taşıyor. Böylece İstanbul'un nadide eserleri sanatçının el işçiliğiyle müzelik hale geliyor.

Yapabileceğim işlerin hayalini kurdum

1956 yılında Kırklareli'nin Vize kazasının Düzova köyünde doğan Erol Kılıç, ilkokulu köyde bitirmiş ve ilkokuldan sonra okulu bırakıp İstanbul'a gelmiş. 15 yaşında kesme sıvama kalıpçılık işine başlamış. 1979'da askerden geldikten sonra 22 yaşında kendi kalıp atölyesini kurmuş. Türkiye'de ilk fermuar makineleri, kalıpları ve makine parçalarını üreten Kılıç, “Fermuar bıçaklarını bileme aparatı olmadığı için hem makinesini ürettim hem de ürettiğim makineyle kullandığım bıçakları biledim. Fermuar işini bırakarak fermuar kalıpları yapmaya başladım” diyor. Minyatür sanatına ise kalıpçılık sayesinde başlamış. Makineden çıkan kalıpları olduğu gibi satmayı uygun bulmayan sanatçı, kalıpları el işçiliğine dökmeye karar vermiş. “Zoru başarmayı sevdiğim için el işçiliği üzerinden mesleğimi icra etmeye karar verdim” diyen sanatçı, yaptığı işlerin piyasada en iyisi olacağını düşünerek yapmış.

Kızkulesi'ni tam 5 senede bitirdi

Erol Kılıç, sanatının en göz alıcı örneğini Kızkulesi'ni yaparak ortaya koymuş. 2004 yılında yapımına başladığı Kızkulesi'ni günde 15 saat çalışarak 5 senede bitirmiş. 68'li yıllarda Kızkulesi'ni fotoğraflamanın yasak olduğunu dile getiren Kılıç, bunun üzerine eseri yapabilmek için aylarca araştırma yapıp minyatür ustaları ve mimarlarla görüşmüş. Minyatürde kullandığı taşların kiremit rengini alması için de kimyagerlerle görüşmüş. Maketleri birleştirmeye yarayan Horosan harcının nasıl yapılacağını ve ölçülerini öğrenmiş. Hatta Kızkulesi'nde kullandığı parke taşlarını da Kızkulesi'nin bahçesinden almış. 22 parçaya ayrılan eserde kurşun saclar, metaller, bakırlar, bronz demir ve maun ağacı kullanmış. Kızkulesi'nin çatısına da aslında olduğu gibi 7 bin tane kiremit yerleştirmiş. İçini de bakır kalaylarla ören sanatçı, elektrikçilerden leyim ve ışıklandırma sistemlerini öğrenmiş. Böylece 1 yıl içinde de Kızkulesi'ni ışıklandırmış. Kızkulesi'nin en tepesine de Türk bayrağını diken sanatçı, dalgalanması için özel klipsler yapmış. Yapıma başlarken eseri, 1 milyon dolar değerindeymiş, New York Time Dergisi'ne kapak olacakmış gibi yapmaya başladığını anlatıyor. Kılıç, şimdilerde her yerde sergilenen Kızkulesi eserine bakarak gurur duyuyor.

1923'ün İstanbul'unu 2023'e taşımak

Sanatçı Erol Kılıç'ın büyük bir hayali var. 1923'ün İstanbul'unu Adalar'dan birine yapmak. Adalar bünyesinde irili ufaklı 9 ada olduğunu dile getiren Kılıç, “Bu adaların içinde en izbe olan adayı, yani kayaları çok olan bir adayı bana versinler ve ben bu adada stajyer öğrencilerle bir çalışma yapayım. Burada eski İstanbul'da Bizans'tan ve Osmanlı'dan kalma yapılar olacak. Ne sponsora gerek var ne de maliyete. Sadece taş kullanacağız. Turistlerin uğrak yeri olur ve bir dünya markası haline gelir” diyor.

2 yıldır Galata Kulesi üzerinde çalışıyor

Kalıpçılık mesleğini minyatür sanatına çeviren Kılıç, 2 yıldır Galata Kulesi üzerinde çalışıyor. Kulenin kapılarını uzaktan kumandayla yapan Kılıç, merdiven tırabzanlarını abanoz ağacından, merdivenleri mermerden ve kulenin vücudunu ise metalden yapmış. Yarısı tamamlanan kulenin tamamı ise 3 sene içinde bitmiş olacak. Uzunluğu 2 metre 80 cm olacak Galata Kulesi'ni öğrencilerle birlikte bitireceğini söylüyor.

“Bana boş, izbe yahut kullanılmayan yerler versinler ben oraları canlı müze yapayım” diyen sanatçı Kılıç, bunların haricinde de 50 atölyeyi gezip kontrol edebileceğini ve öğrettiği kişiler tarafından da kaliteli eserlerin çıkacağını dile getiriyor.

Erol Kılıç, İstanbul'daki tüm tarihi eserleri minyatüre dökmek istiyor. Bir taşın eskitilmesinden boyasına, demirlerinden mermerine kadar her şeyini araştırıyor ve en ince ayrıntısını kaçırmadan sanatına nakşediyor. Şu sıra Ayasofya üzerinde çalıştığını ifade eden Kılıç, “Ayasofya'nın kavruk kırmızı bir rengi vardır. O rengi vermek için ressama gidiyorum resim nasıl boyanır diyorum, mimara gidiyorum düzenin nasıl yapılacağını soruyorum. Hatta bildiklerimi dahi soruyorum ki bilmediğim veya unuttuğum bir şey vardır" diye anlatıyor. 14 aydır sadece Ayasofya'nın kalıplarıyla uğraştığını söyleyen Kılıç, 145 parçadan oluşan bu eser için daha uzun süre çalışacağını hatırlatıyor.

Mesleği için çırak arıyor

Erol Kılıç, yaptığı minyatür sanatının piyasası olmadığını, bu yüzden kim gelirse gelsin bu mesleği öğreteceğini belirtiyor. Yeni başlayan birinin 2-3 senede bu mesleği kavrayabileceğini söylüyor. Mesleğin tüm sırlarını aşikar etmeye hazır olduğunu söyleyen Kılıç, “Ben vermeyi seviyorum, almaya pek alışkın değilim. Bu işin ölmesini istemiyorum. Önemli olanın bu işte sabredebilmek" diyor.

Haber: M. Taha İnci
İBB İstanbul Ajansı


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Komünizmden dönemeyen şayir: İsmet Özel

Şeyh Mustafa İsmet Garibullah Efendi Hazretleri ve Risale-i Kutsiyye

Türkiye'de tezhip Avrupa'da kelt (Hatice Aksu tarihi yeniden tezhipliyor)