Kayıtlar

LGBT Sapkınlığı hakkında her şey...

Resim
LGBT, LGBTT, LGBTİ veya GLBTT… “Lezbiyen”, “gey”, “biseksüel”, “transgender” ve “i.ne” kelimelerinin baş harflerinden oluşarak kısaltılmıştır. Kısaltılan kelimeler farklı farklı kullanılmış olsa da genel itibariyle “LGBT” kullanılmaktadır.  LGBT, Lut Kavmi’nden beri varlığını sürdürüyor olsa da; tam anlamıyla örgütlenme, birlikte hareket etme ve ahlâksızlıkların alenen yapıldığı dönemler 1900’lerdir.  1969’da ABD’nin New York şehrinde eşcinsellerin gerçekleştirdiği “Stonewall Ayaklanması”nın ardından her senin haziran ayında “onur yürüyüşü adı altında sapkınlıklarını alenî bir şekilde sergilemeye başlamışlardır. Eşcinselliğin Yaygınlaşması Yürüyüş ve eylemler arttıkça, sapıklar, toplumda kendilerine yer bulmuştur. 1970-1980 arası hükümetlere yapmış oldukları baskılardan dolayı, birçok hakka sahip olmuşlardır. 90’lar ve 2000’lerde ise Sodomi yasalarının (herhangi bir cinsel ilişkiyi kapsayacak biçimde anılan “Oğlancılık yasaları veya Sodomi yasaları”, cinsel suçlar olarak ...

Salih Mirzabeyoğlu - Büyük Muztaribler 1. Cilt İndex

Büyük Muztaribler -Düşünce Tarihine Bakış-  1. Cilt Salih Mirzabeyoğlu İbda Yayınları, Mart 1998 Hazırlayan: M. Taha İnci 28 Şubat: 11 A Abbasî: 131 Abdullah ibn-i Küllâb Hazretleri: 410 Abdülhakîm Arvasî Hz: 95-97-98-100-209-213-223 Abdürrezzak Kaşanî: 40 Acokos: 315 Adeimates: 306 Adelard of Bath: 143 Adil Teymur Hoca: 102 Aeschines: 306 Afrika’nın keşfi: 139 Ağaç Mecmuası: 101-265-266 Ahmed Paşa: 264 Aiantodoros: 306 Aias: 315 Akl-ı Küll: 118 Aksiyon: 17 Allah Kulundan Dinlediklerim: 97 Allah Resulü: 89-98-158-159-167-170-171-174-193-209-225-227-256 Allah Sevgilisi: 277 Albert Magnus: 144-154 Alen Türen: 276 Amerikan Emperyalizmi: 29 Amerika’nın Keşfi: 139-145 Anaksagoras: 137 Antik Yunan: 241 Antiphon: 306 Anytos: 291-294-298-300-309 Asklepros: 321 Apollodoros: 306-312 Apolocya: 280-323 Apoloji: 264 À rebours: 252 Aristofan: 261 Aristoteles: 136-137-154-222-257-258-269 Arşimed: 26 Artemidor: 254 Aristo Felsefesi: 143-154 Atâ el-Ho...

Süleymaniye’yi Süleymaniye Yapan Nedir?

Resim
1501-1703 yıllarını kapsayan  “Klasik Dönem Mimarisi” nde , mimariyi mimari yapan  Mimar Sinan’dır  diyebiliriz. Selçuklunun ve ilk dönem mimarisinin yansımalarını da gördüğümüz Klasik Dönem Mimarisi’nde tam kubbe ve tam kubbelerin vücut bulması için yarım kubbelerle destekleme işi Sinan’ın döneminde gerçekleşmiştir. Tam kubbenin tepede boşlukta kalabilmesi için kenar yarım kubbeler ve yarım kubbelerin yerinde kalabilmesi için tavan kısmını destekleyen filayak destek sistemleri kullanılmıştır. 1551-1558 yılları arasında 4 bin m² alana inşa edilen ve  Kanuni Sultan Süleyman ’ın kendi adına Mimar Sinan’a yaptırdığı Süleymaniye Camii’nin hem teknik özelliklerini, hem strüktürel itibariyle günümüze ne söylediğini, hem de Mimar Sinan’ın dehasını ele almaya çalışacağım. Mimar Sinan , Süleymaniye Camii’ni inşa etmeden evvel, kendisine bu bölgenin topografyasını çıkarmış, tek tek her dönümün planını çizmiş ve cami ile birlikte etrafına bir nizam dairesi için...

Amerika’da Bir Selçuklu Rüyası

Uzun bir yolculuktan sonra otele kendimi zor attım. Kulaklarıma çekiş sesleri, kamyonların motor sesleri ve uğultu şeklinde bağrışlar geliyordu. En sessiz şehir olarak burayı seçmekle hata mı yaptım acaba diyerek bir an düşünmeye başladım. Hatta neden buralara kadar geldiğimi de sorgulamaya çalışırken odamın kapısının vurulmasıyla düşüncelerime ara verdim. Kahvaltım gelmişti. Kahvaltımı hızlıca bitirip hemen geldiğim bu şehri gezmek istiyordum. Sokağa iner inmez, beni uyandıran seslerin ne olduğunu anlamıştım fakat hayretim de artmıştı. Etrafta gördüğüm daha doğrusu beni çepçevre saran bu şey, New York’un Central Park sokağındaki gökdelenlerin tıraş edilip yıkılmaya çalışılmasıydı. Yıkılan yerlerde ise inşaat çalışmaları vardı. Anlam veremedim ve az ötede dinlenmekte olan bir işçiye sokakta bulunan bu gökdelenlerin neden yıkılmakta olduğunu sordum. Amerika'nın yeni bir mimari anlayışı seçtiğini ve çok katlı yapılardan tek katlı yatay yapılara geçtiğini söyledi. Yani dikey mima...

"Kültürel İntihar"

Yıllarca Marksist düşüncenin içerisinde yetişmiş ve o ideoloji içinde kıvrana kıvrana, asıl yerini bularak İslam’a girmiş olan Fransız düşünür  Roger Garaudy , ilk tepkiyi zaten Marksist düşüncenin içinde almış ve o da  Bergson  gibi Batı’da ademe mahkum edilmiştir. Düşünce hayatı boyunca sadece Sosyalizm ve Komünizmin yanlışlarını ortaya dökmekle kalmamış İslam’a girerek eserleriyle Batı’ya da çağrıda bulunmuştur. Roger Garaudy,  Entegrizm  - Kültürel İntihar - isimli eserinde, dünyanın bir entegrizmin içine hapsolduğunu söyleyerek entegrizmin; tekâmüle karşı hareketsizlik, modernizme karşı gelenek, tarafsızlığa karşı dogmacılık olduğunu belirtiyor. Entegrizm dediğimizde bunun içine ham yobaz kaba softa da, reformcu da giriyor.  Üstad Necip Fazıl’ ın tanımıyla “…Yobaz, her sahada, asla anlayamadığı ve iç yüzünü göremediği tecelliler karşısında papağan gibi hep aynı aksülamelleri gösterip Nuh diyen, fakat Peygamber demeyen; ve insanda en büyük İlahi ni...

Kültür, Şehir ve Medeniyet

Kavramların tanımı doğru yapılamadığı zaman, üzerinde durulan yahut konuşulan meselenin yanlış anlaşılması da kaçınılmaz olur. Zira,  “kavramlar insanın düşünce dünyasını şekillendiren anahtarlardır” . Bu çerçevede tanımının doğru yapılması gereken kavramlardan biri de “ kültür ”dür. Bu yazımızda, çok farklı şekillerde tanımlanan “kültür” kavramı çerçevesinde şehir ve medeniyet meselesi üzerinde duracağız. İlk olarak kültürün tanımını yapmak gerekirse; Latinceden dilimize giren kültür kelimesinin Fransızca ve İngilizce’deki karşılığı “ culture ”, Almanca’da “ kultur ”, Arapça’da ise “ hars ”dır. Hem lügavî, hem de istilahî mânâlarına baktığımız zaman, “kültür” kelimesi; “toprağı ekip biçme, terbiye, eğitim” gibi mânâları ihtiva eder. “ Kültür, Latince colere, cult- ekip biçmek, toprak işlemek- fiilinden (+tura sonekiyle) türetilmiştir. ” (1) Kültür; içtimâî anlayış, dil, ahlâk, sanat ve idealin müşterek bir payda hâline gelmesi. Maziden içinde bulunulan âna kadar gelen, is...

Kubbeyi Yere Koymamak - Turgut Cansever

Mimarinin toplum ve medeniyet açısından ehemmiyeti aşikâr. Her medeniyetin kendine has mimarisi vardır ve biz şehirleri mimari hususiyetlerine göre tanımlayabiliriz. Tabiî olarak her medeniyet ve memleket kendi kültürünü mimarisine yansıtmıştır. Selçuklu mimarisi, Osmanlı mimarisi, Çin ve Japon mimarileri kendine has hususiyetler taşır, farklı üslub ve tarza sahiplerdir. Elbette “dünyanın bir köy” hâlini aldığı zamanımızda, kültür ve medeniyetlerin birbirinden etkilenmesinin neticesi mimarîde de akis bulmuştur. Bilhassa, Batı’nın kültürel bir hegemonya kurduğu son asırlarda, dünyanın hemen hemen tüm toplumları ve bu toplumların oluşturduğu devletler Batı’nın tesirine maruz kalmış, dolayısıyla mimarî sahada da kayıplar yaşayarak hususiyetlerini kaybetmeye başlamışlardır. Bu hususta en çok zarar gören ülkelerden biri de Türkiye’dir. Her sahada olduğu gibi mimarîde dahi kendini gösteren maymunvari taklitçilik, toplumun kendi rengini ve kendi üslubunu inşa ettiği yapılara yansıtamamas...