Kubbeyi Yere Koymamak - Turgut Cansever
Mimarinin toplum ve medeniyet açısından ehemmiyeti aşikâr. Her medeniyetin kendine has mimarisi vardır ve biz şehirleri mimari hususiyetlerine göre tanımlayabiliriz. Tabiî olarak her medeniyet ve memleket kendi kültürünü mimarisine yansıtmıştır. Selçuklu mimarisi, Osmanlı mimarisi, Çin ve Japon mimarileri kendine has hususiyetler taşır, farklı üslub ve tarza sahiplerdir.
Elbette “dünyanın bir köy” hâlini aldığı zamanımızda, kültür ve medeniyetlerin birbirinden etkilenmesinin neticesi mimarîde de akis bulmuştur. Bilhassa, Batı’nın kültürel bir hegemonya kurduğu son asırlarda, dünyanın hemen hemen tüm toplumları ve bu toplumların oluşturduğu devletler Batı’nın tesirine maruz kalmış, dolayısıyla mimarî sahada da kayıplar yaşayarak hususiyetlerini kaybetmeye başlamışlardır. Bu hususta en çok zarar gören ülkelerden biri de Türkiye’dir. Her sahada olduğu gibi mimarîde dahi kendini gösteren maymunvari taklitçilik, toplumun kendi rengini ve kendi üslubunu inşa ettiği yapılara yansıtamamasına sebep olmuştur.
Bu mesele etrafında bir takım çalışmalara rastlamak mümkün; Turgut Cansever’in “Kubbeyi Yere Koymamak” isimli eseri de bu sahadaki önemli çalışmalardan birisi. Mimarîye dâir problemlerimize tarihî, kültürel ve estetik açıdan yaklaşmış ve çözümler aramıştır. Şehir ve mimarî üzerine düşünmüş ve İstanbul’un güzelliğinin kaybolmaması için alternatifler sunmaya çalışmıştır.
İlk baskısı 1997’de yapılan ve 2016’da 8. baskıyla okuyucularıyla buluşan “Kubbeyi Yere Koymamak” isimli eser, Turgut Cansever’in 1970’lerden günümüze kadar kendisiyle yapılan röportajlardan oluşuyor. 400 sayfalık kitapta Osmanlı mimarisinin örnek bir mimari olduğunu savunan Cansever, şehir hayatının değişen mimariyle de bozulduğunu belirtiyor. Cansever, bozuluşumuzu, “20. asır başında -bu temayül bizde çok acı bir şekilde Tanzimat’tan sonra gelişti- yeni binalar yaparak, Fransız taklidi dev binalar vücuda getirerek şehirlerimizi güzelleştireceğimiz zannına kapıldık. Bu yanlış zanla şehirlerimizin tarihi ve insani boyutunu ve ilahi emrin icabına uygun şehir içi yapılar arası hiyerarşiyi tahrip ederek şehirlerimizi yıkıp yeniden inşa etmeye başladık” diye aktarıyor.
DEVAMI: TIKLA
Yorumlar
Yorum Gönder