Süleymaniye’yi Süleymaniye Yapan Nedir?




1501-1703 yıllarını kapsayan “Klasik Dönem Mimarisi”nde , mimariyi mimari yapan Mimar Sinan’dır diyebiliriz. Selçuklunun ve ilk dönem mimarisinin yansımalarını da gördüğümüz Klasik Dönem Mimarisi’nde tam kubbe ve tam kubbelerin vücut bulması için yarım kubbelerle destekleme işi Sinan’ın döneminde gerçekleşmiştir. Tam kubbenin tepede boşlukta kalabilmesi için kenar yarım kubbeler ve yarım kubbelerin yerinde kalabilmesi için tavan kısmını destekleyen filayak destek sistemleri kullanılmıştır.

1551-1558 yılları arasında 4 bin m² alana inşa edilen ve Kanuni Sultan Süleyman’ın kendi adına Mimar Sinan’a yaptırdığı Süleymaniye Camii’nin hem teknik özelliklerini, hem strüktürel itibariyle günümüze ne söylediğini, hem de Mimar Sinan’ın dehasını ele almaya çalışacağım.

Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’ni inşa etmeden evvel, kendisine bu bölgenin topografyasını çıkarmış, tek tek her dönümün planını çizmiş ve cami ile birlikte etrafına bir nizam dairesi içinde külliye, medrese, vakıf ve türbeleri de eklemeyi başarmıştır. Büyükçe bir araziyi ele alan Sinan, mimari dehasını buraya uygulamakla kalmıyor, şehirciliğin nasıl olması gerektiğinin de altını çiziyor ve şehir planlamasında kabiliyetini ortaya koyuyor.

Haliç’e doğru eğimli bir yamacına kurulan cami aynı zamanda her yönün de en güzel manzarasını oluşturur. Bugün her ne kadar etrafı çirkin yapılarla dolmuş ise de, hatta her ne kadar önünü kapatmaya çalışan köprüler yapılmış ise de, Süleymaniye her yerden görenleri hayran bırakmaktadır. İstanbul bomboş bir şehir olsaydı, şehrin yeniden inşasına, Süleymaniye’nin etrafından başlanırdı diyebiliriz.

Altmış dönümlük araziye kurulan caminin etrafında evvel, sânî, sâlis, râbi isimlerinde eğitim veren medreseler, Mülazımlar Medresesi, tıp medresesi, darulkurra, dârülhadis, darulşifa, sıbyan mektebi, imaret, tabhâne, hamam, meydan çeşmesi, Mimar Sinan Türbesi, Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, Hürrem Sultan Türbesi ve bedestenler bulunmaktadır. Bugün ise bedestenlerin tamamını esnaf işletmekte olup, kimi medrese ve vakıflar da başka işler için kiralanmıştır.

Yatay mimarinin önemi hem nizam açısından hem de ruhi açıdan çok önemlidir. Dikey mimariye karşın Selçuklu döneminden beri yatay mimarinin yerleşimi çok iyi bir şekilde gerçekleşmiş ve başarıyla günümüze kadar getirilmiştir. Elbette göklere kadar uzanan 5-10 katlı bir kubbe yapılabilirdi. Fakat Mimar Sinan gökyüzüne isyan mahiyetinde bir eser inşa etmek yerine gökyüzünü süslemeyi tercih ederek Süleymaniye Camii’ni inşa etti. Süleymaniye’ye nereden bakarsanız bakın, İstanbul’un en yüksek yerindedir ve bulunduğu yerde hem mekânı hem de gökyüzünü süslemektedir.


DEVAMI: TIKLA

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Komünizmden dönemeyen şayir: İsmet Özel

Şeyh Mustafa İsmet Garibullah Efendi Hazretleri ve Risale-i Kutsiyye

Türkiye'de tezhip Avrupa'da kelt (Hatice Aksu tarihi yeniden tezhipliyor)