Ay Portakalı, Aslında Hepimizin Hikayesi
İlk edebi kimliğinden günümüze kadar hikâyecilik uzun ve çeşitli badireler atlatmış ve her dönem yenilik ve usul değiştirmiştir. Hikâye türleri klasik ve modern biçimde ele alınmıştır. Ümran Düşünsel, Ay Portakalıeserindeki hikâyeleriyle farklı ve yeni bir çehre getiriyor hikâyeye. İnsanın bozulmamışına, fıtratının gereğine hitap ediyor. Şehrin keşmekeşinde yaşayan insan kendini görmemeye başlıyor; insanın şuuruna dokunarak ondaki duyguyu ve derinliği kendi üslubunca hikâyelere yediriyor, insana kendisini hatırlatıyor. İnsanı ve ruhu ön planda tutuyor.
Ümran Düşünsel, lisana hâkim vaziyette, bir yandan mevzuunu aktarırken bir diğer yandan da aslında şiir yazıyor. Köyün en ücra yerinde mahallesinden başka bir dünyanın varlığından habersiz bir çocuğun masumiyetini alıp okuyucunun yüreğine serpiştirebiliyor. Hikâyesine anne şefkatini veriyor: “Tilkiler yalnızca masallarda kurnaz. Bir tilki izledim, anne tilki. Yavrularını emziriyordu. Ayaktaydı. Kulakları seste, gözleri görüntüde. O kadar muhteşemdi ki doğa misaliydi tıpkı.” Şehirde yaşayanların kargaşadan bir nebze de olsa kurtulup kendini bir ağacın gölgeliğinde bulacağı, çeşmeden şırıl şırıl akan suyun sesine karışıp kaybolacağı birkaç sayfadan oluşan vurucu hikâyeler…
DEVAMI: TIKLA
Yorumlar
Yorum Gönder