Onaltıncı Raund Filmi Üzerine…
Batı’da her şeye bir kılıf mevcuttur. Kendi refahı için ırkçılığı da meşrulaştıran Batı, bunun da kılıfını bulmuştur. Batı, medeniyet olabilme şartlarının hiç birini layıkıyla yerine getirememiş, insan ve toplum meselelerinin hallinde ortaya çözüm koyamamıştır. Batı, inşa ettiği medeniyetle değil, yüzyıllardır uyguladığı zulümle ayaktadır. Dünyanın dört bir tarafına uyguladığı vahşet ortada… Afrika’da, Afganistan’da, Irak’ta ve daha yüzlerce ülkede Batı vahşetini sergilemiştir. Kendisinden olmayana “hayvan” muamelesi yapan emperyalist Batı’da ırkçılık hala da bitmiş değil. 1960’larda yaşanan ve 1999’da yayınlanan Onaltıncı Raund, geçmişte yaşananları hikaye eden bir film olmasına rağmen, şu günlerde bile ırkçılık hortlatılıyor, hükümet tarafından siyahiler dövülüyor, haksızlığa uğruyor.
Ülkesinde öldürülen bir kişi için devletleri ve milletleri ayağa kaldırma potansiyeline sahip Batı, mevzu siyahiler olunca ya sessizliğe bürünüyor yahut suçu siyahilere yıkmayı başarıyor. 17. yüzyıldan neredeyse 20. yüzyıla kadar Amerika’nın sürdürdüğü resmi kölelik, kendi ekonomisini geliştirmek ve desteklemek odaklı devam etmiş ve Afrika kıtasının bütün enerjisi bu süreçte emilmiştir. Bu köle ticaretiyle birlikte Afrika da sömürgeleştirilmiştir. Modernize edilerek kölelikle birlikte siyahiler çalıştırılmaya başlanmış üzerinden gelir elde edilmiştir. İç savaş sonrası kölelik kaldırılmış fakat siyahilerin üzerinden baskı kalkmamıştır. Beyaz ırktan gelen Anglo-Sakson Protestanlar tarafından yönetilen ABD, ülkenin yüzde 15’ini oluşturan siyahilere zulmetmektedir. Kendi sırtını sadece ve sadece dolarına yaslayan Amerika’nın yavaş yavaş sorunlarının büyüyor olması da kendi lağımında boğulmaya başladığının göstergesidir.
DEVAMI: TIKLA
Yorumlar
Yorum Gönder